Yalnızlık


     Hayatımız düz bir çemberdir. Ne kadar geriye dönüp bakmak istesek bile sadece zamanı yakalamaya çalışırız. Ama onu yakalamak sandığımız kadar kolay değil. Hayatımızda sürekli bir şeylerin peşinde koşuyoruz. Bunun ne olduğu çok önemli değil çünkü insan sadece yolda olup koşmayı seviyor. Yaratılış fıtratı ya da başka sebepler buna istediğinizi diyebilirsiniz. Bu kadar koşmadan sonra dinlenmek istiyor insan sadece dinlenmek, kimse olmadan tek başına ya da koşarken yaptıklarını birilerine anlatmak onu dinlemeyen insanlara anlatmak istiyor. Sadece boşa konuşmak zaman geçirmek onu tatmin eden şey zamanın geçmesi. Bir müddet sonra bu konuşmalar onu tatmin etmiyor artık farklı bir şey arıyor. Ama aradığı şeyin ne olduğunu bilmeden onu arıyor. Hayatı boyunca düşündüğü, inandığı kavramların aslında içinin boş olduğunu görüyor. Boş kavramları doldurmaya başlıyor. Sonra kendi köşesine çekilip dolduracak ve kendini tatmin etmeye başlayacak kavramlara yöneliyor. İşte tam burada yalnızlık bizi buluyor. Onu bulduktan sonra kaybetmek biraz zahmetli oluyor. Artık eskisi gibi olmadığını anlayabiliyorsunuz. Sahteliğe ve boşa çene çalmaya gerek olmadığını anlıyorsunuz. Kendi manifestonuzu yazmaya başlıyorsunuz. Bunları kimsenin yıkmaya hakkı olmadığını anlıyorsunuz. Aslında çok basit sadece bir insan gibi yaşamak istiyorsunuz ama her basitlikte olduğu gibi karmaşık biri haline geliyorsunuz. Zamanın farklı aktığını görüp karmaşıklıktan kurtulmak için çözümler üretmeye gidiyor insan. Bu çözüm ise her insanda farklı sonuçlar getiriyor. Çözümler, anlam arayışı, kaybolmak ve yalnızlık hayatımız bu çemberden ibaret. Basit düz bir çember...


Yorumlar